Thursday, April 9, 2009

Spring Rush / İlkbahar Telaşı

The first hints of spring in late February and March and a source of guilt trips for me...I get out there and start working, then the weather goes rotten and I'm back in the house, thinking about the half-done work. Of course we can't be out there turning soil when the soil is mud, but there's always something to do. In the rain. So I say "to hell with it" and do something else.

This year I resolved to do a bit better, get my seeds started before it was too late, and be out there doing grunt work as soon as the soil dry enough! Today was definitely the day; I opened up a big new bed in the lower garden. It will be a combination of vegetables and flowers the first year; maybe mostly vegetables, but the flowers tend to have a way of encroaching.

The plan is to open a line of beds which will allow access to the main area from the center of the lower area via paths only. The area in the immediate right foreground is very close to where a pipe from the spring in the wall drains the constantly-flowing excess water, so that will be the place for plants that like a little extra moisture. It's amazing how fast the area can still dry up in the summer, even with constantly flowing water on one edge. A liner poked with holes could turn it into a bog garden but not this year.

On other fronts, I had three new plants brought from England. Not Epimediums (sigh) but two of my favorite Clematis and a Passiflora. The Clematis are C. Viticella "Betty Corning" and C. integrifolia. Betty Corning is a vigorous vine with abundant lavender, sweetly scented "pagoda" shaped flowers. I first saw it in the garden of the late Seattle gardener Steve Antonow, who also told me its interesting story. Betty Corning was the wife of the founder of the Cornıngware company, and an avid plant collector. One day she was walking through a steelworkers' neighborhood in Pittsburgh and growing on a house there she saw a clematis she'd never encountered before. When she asked the woman of the house about it, she said that she'd "received it from [her aunt?], rooted in a potato." (My own recollection of the story is shaky here.) At any rate, she asked if she could take a few starts; and as it was not the optimal season, only got one or two to strike. A couple of years later she returned at a better time of year, determined to get some more pieces of it, and found that the entire neighborhood had been razed for development. Hence all of the plant that we have is descended from the two cuttings she managed to root! It turns into a giant once it gets established and is great for running over an arbor where it will put on a long show every year.

Clematis integrifolia is a non-vining clematis. It only grows to a meter or so, and generally gets support from surrounding plants or shrubs. There are many forms of it in the original lavender blue, as well as pink and white forms, and it's fragrant as well. The pictures are from the company where they came from, Taylor's Clematis. They supplied well-grown, sturdy plants and were very helpful in bare-rooting them and packing them in a way my friend could bring them.

There is a saying about new clematis: The first year, they weep; the second year, they creep; the third year, they leap. It's not inaccurte but there are things you can do to make the adjustment easier and get more than a "creep," even in the first year. One thing that is very important when planting clematis, especially in a hotter climate, is keeping up with water. A trick I learned many years ago, and I don't remember where, is to bury a length of pipe alongside the newly-planted clematis, a few inches below the lowest extent of the roots of the new plant. Watering through the pipe, you get water down where it's most needed; and as newly developing roots tend to seeks out water, you encorage them to grow downwards and establish well. Generally they like their roots cool; in nature many of them grow among shrubs so their roots are shielded from the sun while they scramble over the tops. Some really don't care, but if you can plant them in a place where the roots are not in baking soil, you generally have a better chance.

Although there are many, many species of passiflora, only a few are reliably hardy. I can think of three; Passiflora caerulea, the familiar white-and-blue flowered thug we all know and love; P. incarnata or maypops which is deciduous, coming up from (ever expanding) roots each year, and Passiflora lutea, a diminutive species from the forests of the American South and not something most of us would grow. There are amazing colors in the genus but most of them are only marginally hardy if at all. The most common way to get more color into hardy passionflowers is by way of hybrids between some of the tropical species and the hardy P. caerulea. It doesn't always work but if you're lucky you get a plant with some of the color you want as well as the hardiness of P. caerulea. My neighbor has a beautiful though also thuggish cross with caerulea, possibly x "Lavender Lady" (pictured here); its flowers are deeper purple and larger, but its bloom season only lasts a couple weeks; it spend the rest of its time strangling the Clerodendrums. I settled for a different one, Passiflora caerulea x racemosa. P. racemosa is a narrow-petaled brilliant red, and its cross with P. caerulea is a deep rose pink with reflexed petals. We'll see how it does; I'm sure it will be a thug as well but if it gives me a good bloom season I'm willing to pull suckers!


Şubat ve Mart aylarında kendini göstermeye başlayan ilk ilkbahar belirtileri beni heyecanlandırmasına rağmen, suçluluk hislerine de neden oluyor. Evden çıkıp, kış boyunca hayal ettiğim projelere başlıyorum, sonra hava bozuyor…ve birkaç hafta daha yarım kalan işlerimi düşünerek evde kalıyorum. Toprak hala çamur halindeyken kazamıyorum tabii fakat her zaman yapılacak bir iş var. Yağmurda… “Boşver” deyip başka şeylerle uğraşıyorum.

Bu yıl ise, mevsim fazla ilerlemeden tohumlarımı ekeceğim, toprak yeterince kuruyunca çıkıp pis işleri de zamanında yapacağım diye kendi kendime biraz daha çalışkan olmaya söz verdim. Bugün de tam zamanıydı, bahçede yeni geniş bir ark açtım. İlk yılında hem çiçek hem de sebze ekeceğim fakat çok yıllık çiçekler zamanla istila ediyor ya…

Bir arkadaşın kuzeni Türkiye’ye geleceğinde ben tabi bir bitki getirtme fırsatı gördüm…bayıldığım Epimediumlar değil, ikisi Clematis, biri Passiflora (saat çiçeği) olmak üzere 3 yeni bitki getirdi. Clematisler, C. viticella “Betty Corning” ile C. integrifolia oluyor. Betty Corning, çok sayıda lavanta renkli, çan şeklinde mis kokulu çiçekler açan, gür bir sarmaşıştır. Bu bitkiyi ilk defa, bana ilginç efsanesini de anlatan rahmetli Seattle bahçıvanı Steve Antonow’nun muhteşem bahçesinde gördüm. Meşhur bir Amerikalı işadamının eşi olan Betty Corning, aynı zamanda çok meraklı bir bitki koleksiyoncusuydu. Bir gün Pittsburgh şehrinde demir işçilerinin oturduğu bir mahallede gezerken, bir evin bahçesinde önce hiç görmediği bir Clematis farketmiş. Bahçenin sahibine nereden aldığını sorunca kadın, “teyzem bana verdi, bir patateste çimlenmişti” diye cevap vermiş. Her neyse kadına “bu bitkiden birkaç çelik kesebilir miyim” diye sormuş. Mevsim çelik almak için hiç uygun olmamasına rağmen bir iki tanesi kök salmış. Birkaç yıl sonra daha uygun bir mevsimde yine Pittsburgh şehrinde bulunduğunda, birkaç çelik daha almak için o semte gidince, bütün mahallenin yıkıldığını görmüş. Dolayısıyla şimdi elimizde olan bütün Betty Corning bitkileri, kök salmasını sağlayabildiği o iki çelikten üremiştir! Ekildiği yerine alışınca tam bir canavara döndüğü için, bir çardağı tamamen kaplayıp her yıl muhteşem bir şov yapar.
Clematis integrifolia, cinsinin çoğu temsilcileri gibi sarmaşık gibi sarmayan bir clematistir. Sadece bir ile bir buçuk metre kadar yükselerek genelde etrafındaki bitki ve çalılardan destekleniyor. Orijinal mor-mavi renklisinin birçok değişik formu yanı sıra pembe ile beyaz cinsleri de var, ayrıca kokuludur. Bu fotoğraflar, satın aldığım şirket olan Taylors Clematis. Çok gür, iyi yetiştirilmiş bitkiler gönderdiler, hem de köklerinden toprağı yıkayıp arkadaşımın rahatça getirebildiği bir şekilde paketleyerek son derece yardımcı oldular.

İngilizcede yeni clematis bitkileriyle ilgili bir deyim var: “The first year they weep, the second year they creep, the third year they leap” (ilk yılda ağlıyorlar, ikinci yılda ağır ağır ilerliyor, üçüncü yılda sıçrıyor). Tam yanlış bir deyim değil, yine de alışmalarını kolaylaştırıp hatta birinci yılında bir “ağlama”dan daha iyi sonuçları elde etmek için yapabildiğimiz birkaç şey var.

Clematisi ekerken son derece önemli bir şey, susuz bırakılmamasıdır. Çok yıl önce öğrendiğim bir numara, yeni ekilen bir Clematisin yanına, köklerin uç noktasından 10 santim kadar daha derine bir boru da gömmektir. O borudan sulayarak suyun en gerekli yerine ulaştırıp, her zaman suya doğru uzanan köklerin de aşağıya doğru uzanmalarını sağlıyorsunuz. Genelde çalıların üzerinde yayılırken köklerinin serin olmalarını tercih ediyorlar. Bazıları bu konuda hiç seçici değil fakat köklerinin sıcak toprakta kavrulmayacağı bir yere ekerseniz clematisin yaşama şansını artırırsınız.

Passiflora cinsinin pek çok türlerinin sadece birkaçı soğuk iklimlerde yaşayabilir. Türkiye’de en tanınan türü, “saat çiçeği” veya “çarkıfelek” denen Passiflora caerulea’dır. Çok geniş bir renk yelpazesi sergileyen diğer türlerin büyük çoğunluğunun tropikal bitkiler olduğu için, onların renklerini soğukluğa dayanıklı bitkilere getirmenin tek yolu, dayanıklı olan P. coerulea ile melezleştirmektir. Her zaman başarılı olunmasa da biraz şanslı olursanız hem yeni renk hem soğukluğa dayanıklılık özelliklerine sahip olan bir bitki elde edebilirsiniz. Komşumun bahçesinde çok güzel ama aynı zamanda çok arsız bir caerulea melezi var. Yukarıdaki resimdeki çiçek (x “Lavender Lady” olabilir) daha koyu mora çalar. Tek olumsuz özelliği, çiçek açma süresinin sadece iki veya üç hafta sürmesidir, geri kalan ayları diğer çiçekleri boğarak geçiriyor… Ben bunun yerine caerulea x racemosa adında başka bir melezi seçtim. P. racemosa, dar kıpkırmızı yapraklı bir çiçektir, P. caerulea ile melezi ise koyu gül pembesi, yaprakları geriye doğru çevrilmiş çiçekler açar. Her halde P. caerulea kadar baskın olacak fakat eğer çiçeklenmesi uzun sürerse arsız fidelerini yolmaya hazırım!

2 comments:

Julia Erickson said...

Great write up...and how interesting (and challenging) it would be to have to garden in a completely different enviornment...both bringing what you love as well as discovering all sorts of new things!

Sazji said...

Thanks for the kind words. As for the new environment...I'm sure you'll agree it really goes both ways. I can't grow blue poppies here! But in Seattle one of my favorite plants from childhood, "Heavenly Blue" morning glories, were always a dismal failure. Here they really take off! Same with other heat lovers like Moonflowers, hyacinth beans and long-season winter squash! (Now if the weather wold just warm up...50 (10C)again today. :/